Hukuk Güncesi

11 Ocak 2024 Tarihinde yazıldı

Televizyon Program Format Hakları

 Av.Ege İnanıcı   

Program Format Hakları 

Televizyon program format haklarıyla ilgili Yargıtay ilk kararlarını vermeye başladığı zaman konuyu ilgiyle takibimize almıştık. Çünkü telif hukukunda numerusclaususilkesi geçerlidir. Yani eser olabilecek yaratıcı ürünler sınırlı olarak tasnif edilmiştir. Bu tasnifler içinde örneğin FSEK 6. maddede işleme eser çeşitleri sayılırkenbaşlıcaları” tabiri kullanıldığı için sayılanlara benzer bir eser olduğunda da koruma altına girebilecektir. Ancak format hakkı ne numerusclausus içinde yer almakta ne de bir benzeri bulunmaktadır. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunumuzun 2/1 maddesiherhangi bir şekilde dil ve yazı ile ifade edilen eserler” hükmü bir anlamda oldukça fazla sayıda fikri ürünü içine alabilecek bir torba madde hükmündedir. Ancak bu madde kapsamına girmek için de o eserin sahibinin hususiyetini taşıması gereklidir. Bir diğer deyişle sahibinin “yaratıcı gücünü” göstermelidir.Burada aranacak olan, daha önce hiç duyulmamış, daha önce görülmemiş bir orijinallik anlamına gelmez.Var olandan başkasını meydana getirmek bu kıstas kapsamında yeterlidir. Bu düzey sıradan bir fikri faaliyetin üstünde bir düzeyi yansıtmalıdır. 

Televizyon program formatlarının “eser” niteliği taşıyıp taşımadığı konusu bu nedenlerle tartışmalı bir alan olmuştur. Mesela çarkıfelek, ses yarışmaları vb. programları eser kabul etmek onlara “bu konuda münhasır hak” tanımak anlamına gelir. Kaldı ki bu tür yarışmalar oyunlar çok eskiden beri yapılmaktadır. Değindiğimiz gibi, bir televizyon programının “bir dil ile ifade olunan eser” olarak nitelenmesi veformatını eser olarak korumak için titizlikle “sahibinin hususiyetini” taşıyıp taşımadığı anlamında incelenmelidir. 

Ayrıca unutulmamalıdır, bir fikri ürünün eser niteliği taşımaması, onun kullanılmasının haksız rekabet teşkil etmediği anlamına gelmez. Hakkının ihlal edildiğini iddia eden bunun için Ticaret Kanunu haksız rekabet hukuku hükümlerinden yararlanabilir. Haksız rekabetin özel bir biçimini düzenleyen telif hukukunun farkı kabaca, eser hak ihlali tespit edilmesi halinde, rayiç bedelin 3 katı kadar tazminat (cezalı lisans bedeli) talep etme hakkı vermesidir. 

Yargıtay Kararları 

Nitekim Yargıtay yakın dönemde vermiş olduğu bir kararda bir televizyon programını bu yönden incelemiş ve bir televizyon program formatının eser kategorisine girmediğini tespit etmiştir.  

Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, asıl dava bakımından dava konusu program formatının Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında eser olarak korunamayacağı, dava konusu olayda haksız rekabet teşkil eden bir eylemin de mevcut olmadığı gerekçesiyle asıl davanın reddine, karşı dava bakımından ise asıl davadaki dava dilekçesi bir bütün halinde değerlendirilmesinde "korsan yayın" ifadesi ile anlatılmak istenilenin davacının hak sahibi olduğu program formatının izinsiz kullanıldığına vurgu yapmak olduğu değerlendirilerek bu hususun davalının manevi haklarına halel getirip getirmediği gerekçesiyle karşı davanın reddine karar verilmiş, kararı karşı dava davacı vekili temyiz etmiştir.  Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, karşı davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir. (Yargıtay 11. H.D.’nin E. 2021/3518, K. 2022/5879 sayılı ve 14.9.2022 tarihli kararı.) 

Yargıtay farklı bir davada televizyon program formatını incelemiş ve eser niteliğinde olmadığını tespit etmiştir. 

Mahkemece, iddia, savunma, aynı doğrultuda görüş bildiren her iki bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının dayandığı program taslağının özgün olmadığı, herkesçe bilinen, kullanılan unsurlar taşıdığı, davacının dayandığı program taslağı ile davaya konu programın formatlarındaki belirleyici unsurların birbirinden farklı olduğu, davacının çalışması ile davalının programı arasındaki benzerliklerin davaya konu programın özelliğinden ve işin mahiyetinden kaynaklandığı, daha önceki tarihlerde benzer nitelikte yapımların gerçekleştirildiği, çeşitli yarışmacıların kısa filmlerinin gösterimi ve tanıtımı ile bir jüri tarafından değerlendirme yapılmasından oluşan bir televizyon yarışma programının "..." değil, "..." niteliğinde olduğu, soyut düşüncelerin telif hukuku kapsamında korunamayacağı ve soyut düşüncelerin eser sahipliğini ortaya çıkarmayacağı, özgün olmayan bu tür soyut tasarımların herkesçe farklı şekilde, farklı bir anlatım biçimi ile ifade edilebileceği, davalı tarafın davaya konu programının da bu soyut düşüncenin farklı bir biçimde anlatımı niteliğinde olduğu, davalı tarafın dayandığı soyut düşüncenin özgün olmayıp, iltibasın da söz konusu olmadığı, davacı tarafın eser sahipliği iddiası yerinde olmadığı gibi haksız rekabet de bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir. (Yargıtay 11. H.D.’ninE. 2015/2356, K. 2016/577 sayılı ve 21.1.2016 tarihli kararı) 

Yargıtay bir davada “televizyon program formatının” eser niteliğinde olduğunu kabul etmiştir. 

Mahkemece, ..249 sayfalık format metninde televizyon yarışma programının baştan sona bütün detaylarıyla tüm akışının belirlendiği, çerçevesinin çizildiği, program sırasında yarışmacının ve sunucunun oturacağı yerden, reklam arası verirken kullanacağı sözcüğe, kamera ışıklarından çekim tekniklerine, seyirci, sunucu ve oyuncuların konumundan soru sayısı ve ödüllere, sunucunun ne şekilde davranacağından, internet ve ...bağlantılarına, soruların ekranda görüntüleme biçiminden kullanılan renklere kadar tüm ayrıntılar öngörülerek anlatıldığı, davacının dayandığı televizyon program formatına dair 249 sayfalık metnin, .... 2. maddesi anlamında bir ilim ve edebiyat eseri olduğu, davacı şirketin eser sahipliğinden kaynaklanan tüm mali haklara sahip bulunduğunun kabul edilebileceği, manevi hakların ise davacıya ait olmadığı, ….yazılı işleme, çoğaltma, yayma, umuma iletim, temsil gibi mali haklara sahip bulunduğu, televizyon program formatından yararlanılarak meydana getirilmesi sebebiyle davacının televizyon program formatına bağlı eser sahipliğinden kaynaklanan işleme ve umuma iletim mali haklarını davalılarca ihlal edildiği, davalıların davaya konu televizyon programı yapım ve yayınından elde ettikleri gelirin 248.001,90 TL olduğu, öte yandan davacının... 68/1 maddesi çerçevesinde 3 kat rayiç bedel talep hakkı da mevcut olup, dosyada bulunan bilirkişi değerlendirmesine göre program başına 4.620 USD üzerinden ve takdiren 3 kat hesabı ile telif tazminatı rakamı 443.520 USD olduğu,  (Yargıtay 11. H.D.ninE. 2015/7276, K. 2016/3447 sayılı 29.3.2016 tarihli kararı) 

Görüldüğü üzere bu olayda mahkemenin bir televizyon programının format hakkı dediği şey aslında 250 sayfa civarında bir televizyon yarışmasının sorular dahil akış şemasının yazılı hali üzerindeki haklardır.Aslında kararda, bu metnin format hakkından ziyade bir “senaryo” olarak kabul edilip edilemeyeceği de tartışılabilirdi. Konumuz yönünden önemli olan kısım televizyon yarışma programının “sahibinin hususiyetini” taşıması halinde “eser sayılacağı” tespitidir. 

Yargıtay bir başka kararında da aynı şekilde televizyon program formatı konusunda “eser” yönünden inceleme yapmış ve o olayda ise “program formatının” eser niteliğinde olduğunu tespit etmiştir.  

Davacı isimli animasyon filminin Türkiye'de ilk kez Ocak 2012'de yayınlandığını, TPE nezdinde de 2011/10163 numaralı "... + şekil" markasına sahip olduğunu, davalılardan ... Yapım Şirketi'nin ise "..." isimli çizgi filmin yapımcısı olduğunu, diğer davalı ...'nin anılan çizgi filmi yayınladığını, davalı ...'ın davaya konu çizgi filmin senaristi, proje tasarımcısı, dış sesi, dublaj yönetmeni olduğunu, davalı ...'ın müzik eseri sahibi ve davalı şirket ile birlikte yapımcı olarak yer aldığını, davalılar ... ve ...'ın davalı şirketin hissedarı olduklarını, ... karakterinin ... karakteri ile neredeyse aynı olduğunu, davalılarca yayınlanan altı bölümün ... filmine ait bölümlerden kopya ve adapte edildiğini, program formatının davalılarca aynen uyarlandığını, senaryo ana hatları, genel konsept, arka plan, renkler, hikaye, işlenen temalar ve akışı, karakterler ve özellikler bakımından her unsurun kopyalandığını, internet sitelerinin kullanılan logonun bile benzer olduğunu, yan karakterlerin aynı olduğunu, ... çizgi film ve karakterine ait akıllı telefon uygulamalarının ve ticari ürünlerin birebir aynısının bir kısım davalılarca iktibas edildiğini ileri sürmüştür.  Mahkeme talebi kabul etmiştir. 

Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacı şirketin aktif husumet ehliyetinin, davalılardan ... ve ...'ın pasif husumet ehliyetlerinin olduğu, olayda ceza zamanaşımı süresinin dolmadığı, davacının ... isimli çizgi filmin karakterleri, senaryosu ve formatı üzerinde hak sahibi olduğu, çizgi filmlerde kullanılan karakter ve tiplemelerin gerekli koşulları taşımaları durumunda eser sayılabilecekleri, ... karakteri ... karakteri esas alınarak meydana getirildiğinden davacının işleme, çoğaltma ve umuma iletim mali haklarının ihlal edildiği, yardımcı karakterlerin de ... filmindeki yardımcı karakterler esas alınarak tasarlandığı, ... adlı filmde ... ile dış ses arasındaki ilişkinin ... adlı filmde benzer biçimde kullanıldığı, davacının ... film formatının bir ilim ve edebiyat eseri olduğu ve ... dışındaki davalılarca izinsiz işlenmesi suretiyle ... adlı filmin meydana getirildiği ve bu filmin davalı ... tarafından yayınlandığı, davacının format sahipliğinden kaynaklanan mali haklarının ihlal edildiği; davalılardan .. 

Bu kararda davacıya ait o kadar telif hakkı ihlal edilmiş ki, mahkeme “format hakkından” bahsetmese de olurmuş... Öncelikle bir film, karakter, senaryo gibi kanun tarafından herbiri ayrı ayrı eser olarak belirtilen eser hakları ihlal edilmiştir. Burada mahkemenin format hakkı dediği sadece tamamlayıcı bir ifade olmuştur. 

Özetle; televizyon program format hakkı iddiasında bulunan taraf iddiasını yani program formatının dil ile ifade olunan bir eser olduğunu ve formatın sahibinin hususiyetini taşıdığını ispat etmelidir. Öte yandan davacının program formatının eser olarak kabul edilmeyebileceği düşüncesiyle genel haksız rekabet hükümlerine terditli olarak dayanmayı da ihmal etmemelidir.  

 
 

Diğer Yazılar

 
 
Copyright © İnanıcı - Tekcan Avukatlık Bürosu Uyarı
Mahmut Yesari Sok. No:47 Koşuyolu 34718 Kadıköy/İSTANBUL - Tel : 0 216 340 82 15 - Fax : 0 216 340 82 20
 
 

Copyright © İnanıcı - Tekcan Avukatlık Bürosu

Mahmut Yesari Sok. No:47 Koşuyolu 34718 Kadıköy/İSTANBUL - Tel : 0 216 340 82 15 - Fax : 0 216 340 82 20