Hukuk Güncesi
18 Ağustos 2022 Tarihinde yazıldı
Dijital Tek Pazarda Telif Hakları
2019/790/EU Çerçevesinde, Dijital Tek Pazar’da İçerik Kullanma
Bern Sözleşmesi (1886) ile ilk serüvenine başlayan küresel telif hakları yaklaşık 140 yılda büyük bir gelişme kaydetti. Bu gelişme, en son ABD’nin de katılımıyla (1989) bir yandan Sözleşme’ye katılan ülke sayısının artması, diğer yandan Bern Sözleşmesi tadilleriyle gerçekleşti. Gelişen küresel ekonomide fikri mülkiyet haklarının yavaş yavaş tüm faaliyet alanlarının merkezine yerleşmeye başlamasıyla; dünya telif hakları düzenini ilgilendiren küresel düzenlemeler hız kazandı.
Bern Sözleşmesi temel yasa olma niteliğini hâlâ muhafaza ediyorsa da, bir yanda WIPO Sözleşmesi (1967), GATT sürecinde ortaya çıkan TRIP’s eki (1995), WIPO ikiz sözleşmeleri WCP (1996) ve WPPT (1996) diğer yanda AB düzenlemeleri olmak üzere denilebilir ki; Dünya Fikri Mülkiyet Haklarını düzenleyen kurallar bir kodeks haline gelmiş durumdadır. Bu kodekse Dünya Fikri Mülkiyet Anayasası demek sanırım yanlış olmayacaktır.
1990’lı yıllarda kişisel bilgisayarların, yazılım alanının hızla gelişmesi, 1996 yılından itibaren internetin yaygınlaşması keza uydu yayınlarının, dijital iletim alanının genişlemesi karşısında; yukarıda değindiğimiz uluslararası dokümanlar oluşurken; Avrupa Birliği de 1991/250 Bilgisayar Programları Direktifi’nden itibaren çıkardığı direktiflerle çok hızlı bir şekilde sürece uyum sağlamaya çalıştı. Türkiye de son zamanlara kadar üyelik süreci nedeniyle AB müktesebatına uyum sağlamaya çalışıyor, Twining/Eşleşme programı kapsamında toplantılar ve çalışmalar yapıyordu. Bu çerçevede Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu birçok değişikliğe uğramıştı. Sonuncusu halen TBMM’de beklemektedir.
Dijital Tek Pazar Direktifi[i]
Bu kısa yazıda değineceğim 2019/790/AB sayılı Dijital Pazarda Telif Hakkı ve Bağlantılı Haklar Direktifi ise, dijital ticaret dünyasının tüm aktörlerini ilgilendiren düzenlemeler içeriyor. Bu direktif ve düzenleme her ne kadar, Google ve AB pazarı basın yayıncıları arasında 2022 yılı içinde yapılan görüşmeler ve varılan uzlaşma ile gündeme gelse de; düzenlemenin Dijital Tek Pazar’da yaratacağı gelişmelerin ilgili ülkemiz aktörleri düzeyinde tam olarak anlaşıldığı kanısında değilim. Öncelikle AB üye ülkeleri bu direktife 2021 yılına kadar uyum çalışmalarını tamamlamak zorundaydılar (30/1). Komisyon 2026 yılında Direktifi yeniden gözden geçirecektir.
Özellikle altını çizmek gerekir ki; bu Direktif dijital dünyada yer alan ve “eser” niteliği taşıyan her türlü içeriğin kullanılmasıyla ilgili özel ilkeler, kurallar getirmektedir.
İçerik Kullanma Hakkı ve Sınırları
Telif hakları, eser sahiplerine teorik olarak, herkese karşı ileri sürülebilmesi anlamında “mutlak bir mülkiyet hakı” bahşeder. Ancak “eser sahibinin haklarıyla” “kamunun çıkarları” arasında makul bir denge kurma ihtiyacı nedeniyle bu hakkın sınırları ve istisnaları vardır. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda bu sınırlama başlıkları; Amme İntizamı, Genel Menfaat, Hususi Menfaat ve Hükümete Tanınan Yetkiler başlıklarıyla düzenlenmiştir.
Şimdi ortaya çıkan 2019/790 sayılı Dijital Tek Pazar Direktifi’yle önümüzdeki dönemde bu istisnaların artacağını görüyoruz.
Dijital Tek Pazar Direktifi’nin Amacı
Direktif iki temel amacı hedefliyor: i) Mutlak telif haklarıyla bunlara getirilen sınırlamaları ve istisnaları düzenlemek ve birlik hukukunu uyumlaştırmak ii) Dijital Tek Pazar’da kullanılacak eser lisanslarını kolaylaştırmak ve onlar için iyi bir pazar yeri temin etmeye yönelik kurallar koymak.
Bu amaçla metin ve veri madenciliğine, eserlerin dijital ve sınır ötesi öğrenim faaliyetlerinde kullanımına, kültürel mirasın korunmasına, toplu lisanslaştırmayı kolaylaştırmaya, görme bozukluğu olan kişilerin eserlere erişiminin kolaylaştırılmasına ilişkin yeni kurallar getiriyor.
Direktif’in 15. ve 17. Maddeleri
Google’ın AB Basın Yayıncılarıyla uzlaşması aslında Direktifin 15. maddesi kapsamındaydı. 15. madde Basın Yayınlarının, hizmet sağlayıcılar tarafından çevrim içinde kullanılması için lisans yapma hakkı ve adil ücret hakkı konularını düzenliyor.
Ancak Direktif’in gözden kaçan diğer önemli 17. maddesi “Çevrimiçi içerik paylaşım platformları”nın telif hak sahiplerinin içeriklerini depolaması, kamunun erişimine açma usulünü kurala bağlıyordu. Bu madde, ilk bakışta video, müzik ürünlerini çağrıştırsa da aslında tüm eser türlerini ilgilendiriyor. Eser niteliği taşıyan her ürünün online içerik sağlayıcılar tarafından paylaşılması bu madde hükümlerine tabi olacaktır.
Buna göre, çevrimiçi içerik sağlayıcılar içeriklerini depolayacakları, kamuyla paylaşacakları eserlerle ilgili olarak eser sahipleriyle ve/veya bağlantılı hak sahipleriyle anlaşma yapacaklardır.
Cirosu 10 milyon euronun altında olan çevrimiçi içerik sağlayıcılar hak sahibi ile iletişime geçmiş ve fakat hak sahibi talebi reddetmiş ise; içerik sağlayıcının en iyi çabayı gösterdiği kabul edilerek sorumluluktan kurtulmasına ilişkin hükümler getirilmiştir ki bu, eser sahibi haklarına ciddi bir sınırlama anlamına gelmektedir.
Direktif ayrıca kar amacı gütmeyen çevrimiçi paylaşımlar için de kurallar getirmiştir.
Direktif değindiğimiz telif hak sınırlamaları için usuller öngörse de, Bern Sözleşmesi’nin ruhuna aykırı hareket edilmemeye özen gösterildiği görülmektedir. Özellikle, üye devletlere, eser hak sahipleri sözleşmeye yapmaya zorlanmaması ve fakat hak sahipleriyle içerik sağlayıcılar arasında anlaşmaları kolaylaştırıcı gönüllü mekanizmalar kurulması ve belirli sektörler için gönüllü toplu lisanslama mekanizmalarına güven tesis edilmesi önerilmektedir.
Özetle;
2019/790 sayılı Dijital Tek Pazarda Telif Hakları ve Bağlantılı Haklar Direktifi, eser içeriklerinin dijital iletim-yayın ve sosyal medya dünyasında fütursuzca kullanıldığı günümüzde; eser sahiplerinin gerek ülke içi gerekse ülke dışında haklarını aramaları önündeki maddi ve fiili imkansızlıklar nedeniyle ortaya çıkan güvensiz ortamın aşılması amacıyla telif eser ve hak sahipleri için güvenilir bir Dijital Tek Pazar kurulmasını hedeflemektedir. Bunu yaparken de üye devletlere yukarıda belirttiğimiz gerek toplu lisanslama gerekse anlaşmayı sağlayıcı özendirici mekanizmalar kurulması yönünde görevler yüklemektedir. 3-4 yıldır yasalaşması beklenen Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Değişikliği Tasarısı daha kabul edilmeden eskimiş görünmektedir. Umarım bu Direktif’ten yola çıkılarak içerik sağlayıcılar ve eser-bağlantılı hak sahipleri arasındaki lisanslama tarzları ve gönüllü mekanizmalar şimdiden tartışılmaya başlanır, gerek basın yayınları gerekse yayıncılık alanı dahil sair her türlü eser içeriğinin dijital platformlarda kullanımıyla ilgili hakkaniyetli modeller kurulur.
Av. Haluk İnanıcı