Hukuk Güncesi
22 Mayıs 2017 Tarihinde yazıldı
FSEK Değişiklik Taslağında Hazırlık Tasarımı - Bilgisayar Programı İlişkisi Yeniden Tanımlanıyor
Bilgisayar programları 1995 yılında Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda (FSEK) yapılan bir değişikle “eser olarak” tanımlanmış ve Telif Hukuku koruması altına alınmıştır. Kanunun 2/1 fıkrası, “her biçim altında ifade edilen bilgisayar programları ve bir sonraki aşamada program sonucu doğurması koşuluyla bunların hazırlık tasarımları”nı ilim ve edebiyat eseri kategorisinde saymıştır.
Yeni değişiklikle; yaklaşık 22 yıldır değişmeyen bu hüküm yeniden düzenlenmekte ve bilgisayar programları 2/4 fıkrası olarak ilave edilmektedir. Yeni hüküm şöyledir: “4. Sonraki bir aşamada bilgisayar programı oluşmasını sağlayacak nitelikteki hazırlık tasarım çalışmaları da dâhil olmak üzere her biçimdeki bilgisayar programları.”
Mevcut hükmün “hazırlık tasarımıyla” ilgili nitelemesi doktrinde ciddi tartışmalara neden olmuş, 91/250/AET Sayılı Bilgisayar Programlarının Yasal Korunması Hakkında Direktif’te yer alan ifadenin çevirisinde hata yapıldığı vurgulanmış ve nihayet “Eşleştirme Projesi” kapsamında bu tanımın Direktif’e uygun hale getirilmesi gerektiği belirtilmişti.
Direktif’in giriş kısmındaki tanım ise şöyleydi: “İş bu Direktif amacıyla; “bilgisayar programı” terimi donanım dahilindekileri de kapsayacak şekilde her nevi programı içereceğinden; hazırlayıcı çalışmanın, ileri aşamalarda bilgisayar programının oluşmasını sağlayacak nitelikte olması şartıyla, bu terim aynı zamanda bilgisayar programı geliştirilmesini sağlayacak hazırlayıcı tasarım çalışmasını da içerdiğinden;”
Aynı tanım, küçük bir değişiklikle 2009/24/AB sayılı Bilgisayar Programlarının Yasal Korunması Hakkındaki Yeni Direktif’in giriş bölümünde 7.numaralı notta da korunmuştur.
Bilgisayar programlarıyla ilgili bu çerçeve, FSEK’e uyarlanırken yeni bir hata yapılmaktadır. Direktif, bilgisayar programı tanımının “ilerideki bir aşamada program oluşmasını sağlayacak hazırlık çalışmalarını da içerdiğini” söylerken, yeni hüküm, iki türlü okumaya imkan vermektedir. Hüküm taslağında geçen “dahil olmak” ibaresi bilgisayar programına dahil olduğu şeklinde de okunabileceği gibi, hazırlık tasarımını bilgisayar programının “her türlü biçimlerine” dahil olduğu şeklinde de okunabilir.
Öncelikle, hazırlık tasarımının bilgisayar programının bir biçimi olmadığını belirtelim. Bilgisayar programının biçimlerine örnek olarak “kaynak kod” ve “obje kodu”nu sayabiliriz. Bir programlama dili ile yazılmış bilgisayar programının, makine diline dönüşmüş hali onun bir biçimidir.
Oysa hazırlık tasarımı, bitmiş haliyle bile programın bir biçimi değildir. Programın tanımlanması, genel tasarım, ara tasarım, ayrıntılı tasarım, program akış şemaları gibi aşamalardan oluşan hazırlık tasarımı; bir program biçimi gibi düşünmek hatalı bir yaklaşım olacaktır.
Ayrıntılı hazırlık tasarımları, program akış diyagramları tam olarak oluştuktan sonra, bilgisayar programı daha yeni yazılmaya başlanacaktır. Hatta programın artistik yönü bu yazım esnasında, yazılımcının hususiyetine göre ortaya çıkacaktır. Hatta aynı hazırlık tasarımından farklı kodlarla yazılmış bilgisayar programları yazılabilir. Bu nedenle maddeyi, hazırlık tasarımını bilgisayar programının bir biçimi olarak değil de Direktif’te yazdığı gibi; sonraki bir aşamada program oluşmasını sağlayacak nitelikte olması koşuluyla “bilgisayar programı tanımına dâhil olduğu” şeklinde düzenlemek gereklidir.
Ayrıca bu değişiklik bir başka sonuç daha doğuracaktır. Mevcut haliyle belirtilen koşulu taşıyan hazırlık tasarımları bilgisayar programından ayrı “eser” olarak koruma altındadır. Hazırlık tasarımına katılan kişilerin hepsi bilgisayar programcısı değildir. Programın kullanılacağı alanı bilen, iş yönetiminden anlayan birçok personel de bu tasarım çalışmalarına katılır. Mevcut durumda bu kişiler hazırlık tasarımlarının “birlikte eser sahibi” durumundadırlar. Oysa kısmen Direktif’e uyumlu yeni düzenleme yasalaşırsa; bu kez hazırlık tasarımı, bilgisayar programı kapsamında olacağından, hazırlık tasarımına ciddi katkıda bulunanlar doğrudan bilgisayar programı eser sahipliği iddiasında bulunabileceklerdir.
Eğer, bilgisayar programına kendi hususiyetini veren şahıslar (hazırlık tasarımından-kod tasarımına kadar) bir şirketin bünyesinde bordrolu çalışıyorlarsa ve/veya bu kişiler bir şirket tarafından bir araya getirilmişlerse; FSEK’in 10 ve 18. maddeleri kapsamında bu bilgisayar programlarına ilişkin haklar söz konusu şirketler tarafından kullanılacaktır.
Bu arada, bir hakkın kullanımı ile eser sahipliği arasında bir kategori farkı olduğunu ve bu tanımların başka sorunlar da doğurabileceğini ifade etmekle yetinelim.