Avukatlık Mesleğinde İhtisaslaşma ve Şirketleşme
1995 yılında İstanbul Barosu tarafından Anlatya’da düzenlenen mesleki sempozyumunda bildiri olarak sunulan makalede, Avukatlık mesleğini bekleyen iki büyük gelişme dinamiğinin, klasik meslek ilkelerini nasıl erozyona tabi kıldığına dikkat çekmeye çalışılmaktadır. Uzmanlaşma dinamiği bir açıdan mesleki faaliyetlerde belirli bir ölçüde niteliği artırırken, mesleğin bütünsel olarak hak-adalet kavramı ile arasının açılmasına neden olmaktadır. Süreç içinde avukatların, sadece teknik bir iş yapan hukuk teknisyenlerine dönüşmesi, adaletten uzaklaşma-klasik meslek ilkelerinden kopuş anlamına gelmektedir. Bu dinamiğe paralel olarak ortaya çıkan ikinci büyük dinamik ise, ABD hukuk firmalarının başını çektiği ikinci büyük gelişmeyi tetiklemektedir. Şirketleşme, bir yandan mesleğin ifası için gereken altyapıyı-maliyeti ön plana çıkarırken diğer yandan uzmanlaşmanın en uç noktasına kadar götürülmesine, avukatların “hukuki problemin bütünü”nden uzaklaşmasına neden olmaktadır. Hukuk şirketleri zamanla, adalet ve hak kavramlarının uzağına sürüklenecek, şirket, bütçe, ortaklık, hisse payı, yatırım, ciro, rantabilite gibi, “adaletle ilgisi olmayan” ticari kavramları baz alarak faaliyet gösterecektir. Bu tür şirketler görünüşte, büyük şirketlerin hukuki ihtiyaçlarını karşılıyor görüntüsü sunarken; genel olarak tüm müvekkiller aslında müvekkilin güvenliği mahiyetindeki “yüz yüzelik, hizmetin doğrudan görüşülen avukat tarafından yürütülmesi ve o avukatın bağımsız olması, hukuki yardımın ticari nitelik taşımaması, meslek sırrı,” gibi klasik meslek ilkelerinin uzağına sürükleneceklerdir. (Haluk İnanıcı, 21. Yüzyılda Avukatlık ve Baro isimli kitabın içinde, Legal Yayınları, 2008)