Hukuk Güncesi

17 Temmuz 2015 Tarihinde yazıldı

Sinema - Televizyon Sözleşmelerinde Cezai Şart

Günümüzde sinema ve müzik sözleşmeleri yapılırken yüksek cezai şartlar yazılması adeta alışkanlık haline gelmiştir. Üstelik karşılaştığımız sözleşmelerin çoğu neredeyse her maddesinde özel cezai şartlar öngören hükümlerle doludur. Öncelikle belirtmeliyiz ki, cezai şart maddelerinin,  gelişigüzel, akla esen yere serpiştirilmek yerine tek bir maddede düzenlenmesi sözleşme tekniği açısından yararlı olacaktır. Bu yöntem, “bir ihtilafı önlemek için konulan cezai şart hükmünün bizzat kendisinin ihtilaf konusunu olması”nı önleyeceği gibi, cezai şart hükmü bir hakkının korunması beklentisini taşıyanlar açısından da ihlali önleyici gerçek güvence sağlayacaktır.

Cezai şartın sözleşmenin feshine bağlı bir ceza olarak düzenlenmesi mümkün olduğu gibi, ifaya bağlı olarak düzenlenmesi de mümkündür. Bir sözleşmede cezai şart hükmü bu konuda tereddüde yer bırakmayacak şekilde açık düzenlenmezse; bu, uygulamada gereksiz tartışmalara, hatta hükmün geçersizliğine bile neden olabilecektir. Cezai şart hükümlerinin çeşitli yerlere serpiştirilmesi halinde ise aynı tehlike, her bir cezai şart için daha karmaşık olarak karşımıza çıkacaktır.

Cezai Şart-Zarar

Cezai şart ve zarar arasındaki ilişki dolaylıdır. Cezai şart “bağlandığı hükmün ihlal edilmesiyle” tahakkuk eder;yani zarar doğması şart değildir. Zarar iddiasında bulunan kişi ise bu zarar iddiasını ayrıca nedensellik bağı içinde ispat etmekle yükümlüdür. Cezai şart ve zararı birbirine bağlayan en önemli ilke, cezai şartı aşan zararın ayrıca talep edilebileceği, hususudur. Bir diğer deyişle cezai şart miktarının altında kalan zarar ayrıca istenemez. Uygulamada neredeyse tüm sözleşmelerde bu temel hükme aykırı düzenlemeler görmek mümkündür. Sözleşmelerde hukuka aykırı olmasına rağmen, “cezai şart dışında ayrıca zarar ve ziyan talep edilebileceği” hükümlerin sıkça rastlanmaktadır. Oysa cezai şartı aşan bir zararın oluşması hali hariç böyle bir talepte bulunmak mümkün değildir.

Gerçek Kişi-Tacir

Türk hukukunda cezai şart ile ilgili olarak gerçek kişiler ve tacirler arasındaki ilkesel farklılık vardır. Kural olarak gerçek kişiler için “o kişiyi müzayaka haline düşürecek” miktarda cezai şart öngörülemez. Tacirler için ise böyle bir sınırlama yoktur. Bir tacir kural olarak kaç liralık cezai şartı kabul etmişse ondan sorumlu olacaktır. Fakat uygulamada Yüksek Mahkeme tacirlerle ilgili verilen cezai şart miktarlarına da müdahale etmekte, bir tacirin mahvına neden olabilecek miktarda cezai şartın tenkisini öngörmektedir. Ayrıca bir hâkimin sözleşmeye her zaman müdahale etmesi de mümkündür.

Sinema ve Televizyon Sözleşmeleri

Sinema ve televizyon sözleşmelerini senarist, yönetmen, müzik eser sahibi gibi yaratıcılarla yapılan sözleşmeler ve müzik ve film yapımcılarıyla yapılan sözleşmeler olarak iki temel gruba ayırmak mümkündür. Belirtiğimiz telif hakkı sahibi kişiler, “gerçek kişi” statüsünde olduğu için yukarıda belirttiğimiz cezai şart sınırına tabi olacaklardır. Ancak burada telif hukuku açısından üzerinde durulması gereken önemli ve farklı bir husus vardır: Yaratıcılar bir eseri gelecekte yapmayı taahhüt ettikleri Taahhüt Sözleşmelerini sona erdirme hakkına sahiptirler.

Bir senarist, yönetmen, müzik eser sahibi yaratmayı taahhüt ettiği bir eserle ilgili sözleşmeyi Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu 50. maddesi uyarınca bir yıl sonra hüküm doğurmak üzere tek taraflı olarak feshedebilir. Bu nedenle bir eser sahibini bu hakkından mahrum bırakacak cezai şart hükümleri batıldır. Eser sahiplerine verilen bu hak; bir imtiyaz olmaktan öte, yaratıcının bir eseri yaratamaması halinde o yaratıcıyı/eser sahibini korumak için öngörülmüştür. 

Unkapanı piyasasında fonogram yapımcıları yıllarca müzik eser sahipleri ile yüksek miktarlı cezai şartlar içeren sözleşmeler akdetmişlerdir. Oysa bu tür cezai şartların çoğu belirtmiş olduğumuz hüküm karşısında geçersizdiler.

Sinema ve televizyon film yapımcıları, film dağıtıcıları veya televizyon kanalları karşısında gerçek kişilerden daha farklı bir konumdadırlar. Öncelikle gerçek kişi olmadıkları için, yukarıda belirttiğimiz sadece “eser sahipleri” ne verilen haktan yararlanamazlar. Bir diğer deyişle bir film yapımcısı firma; o filmi belirtilen zamanda tamamlamadığı, televizyon kanalına teslim etmediği hal için kabul ettiği cezai şarttan sorumludur. Ancak hemen belirtelim ki, bu takdirde cezai şart ile ilgili özellikle yukarıda belirttiğimiz tenkise ilişkin genel itiraz haklarından yararlanması mümkündür.

 Av. Haluk İnanıcı

 
 

Diğer Yazılar

 
 
Copyright © İnanıcı - Tekcan Avukatlık Bürosu Uyarı
Mahmut Yesari Sok. No:47 Koşuyolu 34718 Kadıköy/İSTANBUL - Tel : 0 216 340 82 15 - Fax : 0 216 340 82 20
 
 

Copyright © İnanıcı - Tekcan Avukatlık Bürosu

Mahmut Yesari Sok. No:47 Koşuyolu 34718 Kadıköy/İSTANBUL - Tel : 0 216 340 82 15 - Fax : 0 216 340 82 20